Obezite pandemisi

Bir pandemi düşünün, bulaşıcılığı olmayan ama sıklığı her geçen gün artan, üstelik tedavisi yeterli ve dengeli beslenmeden geçen… 4 Mart Dünya Obezite Günü idi. Günümüzde obezite, psikolojik ve fizyolojik sorunlar ile ekonomik yükü giderek artan kronik bir hastalık. Dünyada aşırı kilolu insanların sayısının yetersiz beslenenlerden daha fazla olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Bu yılın teması ‘Let’s Talk About Obesity And…’, yani ‘Obezite ve … Hakkında Konuşalım’. Obezite ile kesişen konuları ele almak için böyle bir tema seçilmiş. Gelin boşlukları birlikte dolduralım. Obezite ve kadın sağlığı, obezite ve metabolik sendrom, obezite ve ruh sağlığı, obezite ve mikrobiyota… Obeziteyi pek çok madde ile ele almak mümkün.

Peki ya güncel veriler geleceğe dair neler söylüyor? İyi haberler vermek isterim ama sonuçlar pek de öyle görünmüyor.

İki kişiden biri obez olacak

2030’da iki kadından birinin obezite ile karşı karşıya kalacağını biliyor musunuz? Üstelik bu tahmin ülkemiz için yapıldı.

Türkiye’de 2030 yılında 16 milyon kadının obez olması bekleniyor, erkeklerde ise bu sayı 11 milyon olarak tahmin ediliyor. Maalesef ki obezite pandemisinde rekor ülkemizde. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye, yüzde 66.8 ile Avrupa’da ilk sırada yer aldı.

Dünya genelinde 1 milyardan fazla insanın obezite ile yaşadığı ve çocuklar arasında obezitenin 32 yıllık bir dönemde dört kat arttığı sonuçlar arasında. 2035’te ise dört kişiden birinin obezite ile mücadele edeceği belirtiliyor.

Güncel obezite verileri, mevcut eğilimler devam ederse, 2035 yılına kadar yaklaşık 2 milyar insanın obeziteden etkileneceğini söylüyor. Yani açlık ve obezite paradoksu Dünya genelinde devam ediyor.

Ortam önemli

Bulunduğunuz ortamın, hatta evinizin konumunun obezite ve hastalık riskini etkilediğini biliyor musunuz? Amerikan Kalp Derneği’nin Circulation: Heart Failure dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmaya göre barlara, fast food restoranlarına yakın yaşamak, daha yüksek kalp yetmezliği riskine yol açabiliyor. Bunların yoğun olduğu bölgelerde bulunanlarda kalp yetmezliği riski yüzde 14 daha yüksek bulunmuş. Fast food satış noktalarının en yoğun olduğu bölgelerde ise riskin yüzde 12 daha yüksek olduğu belirtiliyor. Elbette bu durum obezite için de geçerli. Buralara maruz kalmanın, Tip 2 diyabet ve obezite gibi diğer metabolik hastalıklar ile ilişkili olabileceği de sonuçlar arasında.

Obeziteye karşı yapabilecekleriniz:

– Haftalık menü planlayın, paketli gıda tüketiminizi sınırlandırın.

– Günde yaklaşık üç litre su içtiğinizden emin olun.

– Protein, lif oranı yüksek atıştırmalıklar tercih edin, baklagillerin tüketimini arttırın.

– Mevsim sebzelerinden salatalar yapın.

– Doygunluk hissi yaratan ılık bitki çaylarından faydalanın.

– Günlük yürüyüşlerinizi arttırın ve evde yapılabilecek egzersizleri araştırın.

– Şekerli veya aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durun.

– Tuz tüketiminizi azaltın, baharatlardan faydalanın. Örneğin, tarçın kan şekerinizi dengelemeye yardımcı olacaktır.

– Bağırsak sağlığınızı önemseyin. Fermente gıdaları, prebiyotik ve probiyotik besinleri sofranızdan eksik etmeyin.

– Günde 7-8 saat uykuyu hedefleyin.

– Size iyi gelen beslenme planını benimseyin ve mutlaka günlük enerji harcamanızı artırmak için aktif olmayı hedefleyin. Aç kalarak değil, yeterli ve dengeli beslenerek kilo kaybetmeyi hedefleyin.